Genel

Ağlanacak Halimize Gülen Toplum Olduk

Akbank’ın önüne park edilmiş bir aracın Trafik Polislerince  oto çekiciye yüklenmeye çalışıldığını  gördüm.Başka gülecek herhangi bir olay görünmüyordu , o an yaşanan olayında gülünecek mutlu olunacak bir hali yoktu. Sonuçta bir vatandaşımızın aracı Polis tarafından park edildiği yerden kaldırılıyordu ve bunun nasıl zahmetli bir iş olduğunu yaşamayan bilmez. Polisin hangi parka götürdüğünü tespit edeceksin bir sürü para ödeyeceksin en az 150 belki 200TL gibi bir rakam. İnsanlar bu olayı gülerek karşılıyorlardı, mutlu oluyorlardı vatandaşın başına gelenlerden. Tabiki burada makdasım vatandaşın  doğru ve yanlış yere park etmesi olayı değildir.Yanlış yere park etmiştir ve ceza olark aracı çekilir,insanların verdiği tepkiler çok ilginçti. Sanki çok mutlu bir olay yaşanıyor gibi davranıyorlardı. Normalde selam versen selamını yanlış anlayacak insanlar işyerlerinin kapılarının önüne çıkmış olaya gülüyorlardı Sanırım artık nerede ne tepki vermemiz gerektiğini unuttuk. Bugün o hatayı yapan kişinin yerinde herhangi birimiz olabilirdik. Kafalarımızın ne kadar karışmış olduğu olaylar yaşanırken verdiğimiz tepkilerden belli olur.Kendi dünyalarında yaşayan insanlar için, onları rutin hayatlarından birkaç dakikada olsa koparan, kücük bir eğlenceydi belkide.Bu masumca sevimli görülebilirdi. Fakat bireylere  inip onları yakın  takibe aldığımızda aslında insanımızda var olan Hasetciliğin açığa vurmuş haliydi.Öyle bir toplum olduk ki kimse kimsenin iyiliğini istemiyor,istiyor görünüyor ama aslında istemiyor. İnsanlarımızın içini  kurt gibi kemiren çekememezlik illeti ruhları esir almış durumda.Kadınlar, erkekler hep birbirlerinin açığını arıyor, kötü konuşmak istiyor, birileri hakkında kötü şeyler duymak istiyor,çünkü hayata bağlanma şekli başkalarının başına gelen olumsuz olaylarla kendi mutsuzluğunu kendine unutturmak istemesi. Bunun için kötü haberler prim yapıyor. Dram yüklü filmlerin baş tacı edilmesinin sebebide bu.İnsanlarımız o kadar mutsuzki kendi acılarını hissetmek istemiyor,  kendi içinde olandan korkuyor ,başkasının hayatına gözlerini dikiyor bunu yaparkendende  mutsuzluk duymak istiyor, çünkü ancak böyle haber duyarsa ,böyle olaylara şahit olursa kendi acılarını bastırabiliyor.Biz kimsenin iyiliğini istemezsek kimsede bizim iyiliğimizi istemez. Dünyada bütün duygular ikili varlıklar arasında bir alış veriştir. Siz başkalarının acılarına gülerken , için için sevinirken, size sıra geldiğinde onlardan aynı karşılığı alırsınız.Ağlanacak halimize gülüyoruz.Gülelim, güldüklerimiz başkalarının başına gelen dramlar olmasın. Gülelim mutlu olalım insanların sevinçlerine başarılarına, yürekten dostluklar böyle kurabiliriz. Gerçekten  karışımızdakinin iyiliğini istediğimizde, biz kendi iyiliğimizinde kapısını aralamış oluruz. İçimizde dramlarla beslenen mutsuz kişi ortaya çıkamaz olur, bizi sonsuz bir huzur sarar.

  2010 yılının  sonu günü Kızıltoprak’ta yürüyordum.Genellikle asık suratlı,birbirini duvarlar gibi gören insanlara dönüştüğümüz ,için bir gurup insanın aynı yöne bakarak gülümsediklerini gördüm.Kimileri yönlerini değiştirmiş, bazıları dükkanlarının önüne çıkmış gülümsüyorlardı. Çok şaşırdım.

-“Allah Allah ,bunlar neye gülüyorlar” diye merak ettim, baktıkları yöne baktığımda;

Yorum Bulunmuyor, İlk Yorumu Siz Yapın

    Bir Cevap Yazın