” Hiç aynalarla aram iyi değil, aynalara çok sık bakmam” diyenlerimiz dahil mutlaka aynaya bakma gereğini duyarız.
Üstümüze başımıza, kaşımıza gözümüze bakmamız gerektiğini düşünürüz. Diğer insanlar bize baktıklarında herhangi bir yerimizde beğenilmeyen bir görüntü olmasın isteriz.
Bu düşünceler bizim dışa yansıttığımız gerçek olmasına rağmen, aslında aynalara duyulan arzunun temelinde “kendini görme isteği yatar” İnsan aynaya her baktığında görmek istediği kendi iç dünyasıdır. Kendi içindeki kendidir. Kaşı gözü, yüzü, ağzı, saçları, vücudu şimdi neyi ifade ediyordur? İç kimliğini yansıtmış mıdır, sadece buz gibi bir güzellik , yakışılıklılık mıdır yansıttığı?.Çok mu kibirli görünüyordur ?Çekici midir? Öfkeli ise öfkesi yansımış mıdır?İyi gizleyebilmiş midir öfkesini? Gideceği ortamlarda kıskanılacak mıdır? Ona iltifat edecekler midir ? Karşı cinsin dikkatini çekebilecek midir?Kendi cinsleri onun görüntüsünü ve tavırlarına hayran kalacaklar mıdır? O bir ortama girdiğinde başlar ona çevrilecek midir? Özenle hazırlanan bedeni , içinde yansıttığı iyilikleri dışa vururken, kötü yanlarını gizleyebilecek midir? Her aynaya baktığımızda bu soruların cevabını ararız. Kadın ve erkeklerden duymuşusuzdur ” Kendimi iyi hissetmek için yapıyorum” derler.Bu söylemleri karşı tarafca pek inandırıcı bulunmaz.Kadınların erkekler için, erkeklerin kadınlar için giyinip kuşanıp, süslenip püslenip dolaştığı sanılır.Gerçekte ise kadınlar kadınlar için, erkekler erkekler için kendilerine özen gösterirler. İkinci planda karşı cinstir hedefleri.Sadece kadının ve erkeğin bir isteği vardır “Diğerinden daha seçilir olmak”İnsanın temel bütün davranışları da “Diğerinden daha seçilir olmak” arzusunu temel alarak işler. İyi bir işimiz olmasını, iyi bir okula gitmeyi, tanınan biri olmayı, zengin olmayı daha seçilir biri olmak için isteriz.İsteriz ki insanlar bizi onaylasın.Onaylanma sancılarıdır bizi yönlendiren. Dünyada yaşadığı toplumda toplumun bireyleri tarafından onaylanma ihtiyacı duymayan hiç bir insan yoktur.Balta girmemiş ormanlarda yaşayan bir kabilenin ferdi olsa bile onaylanmak ister. İnsanın aşırı onaylanma ihtiyacı gelenek görenekleri yaratmıştır.Toplumlar yaşanmışlıklarla gelenek ve görenekleri yaratırlar, gelenek ve görenekler yazısız yasalardır.Yaptırım gücü yazılı yasalardan daha yüksektir. Toplumdan dışlanma korkusu bireylerin korkulu rüyasıdır bunun içindir ki davranışlarına dikkat etmeye çalışırlar.İçimizdeki bizle dışımızdaki bizin çatışması bu noktada devreye girer. Biz dışlanma korkusu bizi aşırı korkuttuğu için, içimizdeki gerçek bizi yansıtamayız. Her zaman gerçek bizi kontrol altında tutmaya çalışırız. İçimizde kötü ne hissediyorsak bunu yansıtmamak için kendimize karşı savaş veririz.Bu insanın kendini yadsıdığı andır.Kendi içini sürekli yok sayarak kendi gerçeği ile yüzleşme fırsatı hep ertelenir. Kıskançsa “ben kıskanç değilim” inatcı ise” ben inatcı değilim””aklı sadece fesatlığıa çalışıyorsa,”ben fesat değilim” diye kendini savunmaya geçecektir. Kendi iç dünyasında yaşadığı iyi veya kötü her şeyi her inkar ettiğinde ,kendinden uzaklaşacak, sadece fizik güzelliğine önem vermeye başlayacaktır.Kabul etmediği her duyguyu bedenin bir kusuru ile örtüştürecek saatlerini ayna karşısında geçirecektir.Aynaya her baktığında kendine tanıdık gelmeyen yabancı birini görecek kalbinde bu sızıları hissedecek ve bunu da kapatmaya çalışacaktır. Biz her şeyden önce bize karşı sorumluyuz. Öncelikle biz kendimize dürüst davranmak zorundayız ki dışımızdaki insanlara da dürüst davranalım. Duygularınızdan korkmayın. Her ne hissediyorsanız üzerini örtmek, kaçmak yerine onu kabul ettiğinizde iyileşmenizi başlatırsanız. Kendinize dürüst olun. Hangi duygudan kaçarsanız o size çoğalarak geri döner. Her şeyi güzelliştirmenin anahtarı bizim içimizden başlar, İçimiz sonsuz bir pınardır. Kendimizden korkmayalım. Hayatlarımızda en zor olan şey insanın kendisi ile yüzleşmesidir.Tekamül basamaklarında hızlı ilerlemenin şifresi kendimizle yüzleşmek, acı tatlı neysek onu kabul edip, iyileşmeye niyet etmek önemli bir başlangıçtır. Bu bizim kendimize olan çok önemli bir sorumluluğumuzdur.Unutmayalım ki buraya kötü yanlarımızın farkına varıp,düzeltmek için geldik.
Aynalarda utanmadan yüzümüze bakabilmek istiyorsak dışımıza değil içimizdeki bize önem verelim.Dünya bizim kendimize dürüst,düzgün davranmamızla daha güzel bir yer olacaktır.Herşey bizim varlığımızla başlar bizim varlığımızla biter.
Sevgiler…
Yorum Bulunmuyor, İlk Yorumu Siz Yapın