Yalan’a bağımlı hale gelen dünya toplumlarında bireyler arasında güvensizlik ve şüphe dağları oluşmaktadır.
Yalan söylemeyen insan yok gibidir. Bazıları şaka yollu yalan söyler, bazıları abartarak yalan söyler bazıları tasarlayarak yalan söyler en büyüğümüzden en küçüğümüze kadar yalan söyleriz. Hiç yalan söylemiyorum diyende bu sözü söylerek yalan söyler.
Bizi yalan söylemeye iten nedenler çoğu kez küçük korkular, bazen büyük paniklerdir.Bazende anı kurtarma girişimleridir.
Bir yalan söylediğimizde o yalanın arkasından bin yalanın doğacağını asla hesaplarımıza katmayız. Çünkü yalan dünyanın etrafında bir tur atarak bir şekilde çıktığı yere geri döner.Dönerkende boş durmaz, dağılarak ve sizi daha çok yalan söylemeye teşvik edecek şekilde ,örtmeyin diye tebdirlerini alarak döner, O yalan size döndüğünde daha çok yalan söylemeniz gerekmektedir. Çünkü ilk söylediğiniz yalan örtünmekten hoşlanmaz, açığa çıkmak ister gerçek olmak ister, siz ise yalanın ortaya çıkmaması için başka yalanlara boşvurmak zorunda kalırsınız, örtmeye çalıştığınızda daha çok yalan ve daha çok yalan yansımalarını karşınızda bulursunuz. Bir anı kurtarmak için söylediğiniz basit bir yalandan kurtulmanızın tek yolu vardır oda gerçeği itiraf etmektir. Siz gerçeği itiraf etmediğiniz sürece o sizi çoğalarak dönmeye devam edecek ve en sonunda sizde huzur,neşe bırakmayacaktır.Güvenilmez insan damgası yemekten korkmanız yalanlarınızın artmasına neden olacaktır.
Yalansız bir dünya mümkün müdür? sorunun cevabı ise Şu anki dünya koşullarında pek mümkün gibi durmamaktadır. Bundan on yıl kadar evvel bir arkadaşım yüzünü buruşturarak hergün kahvaltı yaptığımız kafeye geldi. Ben her zaman ondan daha erken bir saatte kafeye gitmiştim.
-Günaydın canım dedi bozuk bir sesle
-Günaydın ne oldu, ne bu halin.
-Bıktım artık dedi çok bıktım.
-Neden bıktın yaa! sabah sabah kim ne yaptı yine?
-Görünürde kimse bişey yapmıyor, ama herkesde herşeyi yapıyor aynı zamanda
Sohbet ederken, kahvaltıda ne yiyeceğimizi kararlaştırmış siparişimi vermiştik.
-Sorun ne? dedim.
-Ben yalan söylemekten bıktım anlıyor musun?
-Kim seni yalan söylemeye zorluyor ki…Söyleme sende Allah Allah..
-Herkes zorluyor, işyerim zorluyor, arkadaşlarım zorluyor, ailem zorluyor hatta sen bile zorluyorsun bazen.
-Bendemi dedim şaşırarak. Senden hiçbir zaman yalan söylemeni istemedim ben, istedimde hatırlamıyor muyum acaba?
-Sorunda bu zaten kimse istemiyor, mecbur bırakıyor.
-Ben mecbur mu bıraktım seni yalan söylemeye. Özür dilerim. bilmiyordum, yani bilmeden yapmış olmalıyım. Ne yaptığımı söylersen birdaha asla sana böyle bir yük yüklememeye dikkat ederim.
-Geçenlerde hani ben biryere gitmiştim. Nereye gittiğimi kimseyle paylaşmak istemiyordum sen dahil. Sonra sonuç alınca söyleyecektim, ama o kadar ısrar ettin ki sana yalan söyledim. Aslında o gün sana söylediğim şeyi yapmamıştım.Biri ile görüşmeye gitmiştim, bu görüşmelerdende asla sonuç alamadığım için gizli kalmasını istiyordum,Eğer beğenirsem veya beğenilirsem söyleyecktim.Sen çok ısrar edince sana yalan söylemek zorunda kaldım.
-Ah canım ya, hiç gizli saklımız yok diye sandığımdandı ısrarım. Düşüncesizlik etmişim.Ne kadar dostsak arkadaşsak bile kendine ait konular olabileceğini düşünememiş olmalıyım. Üzüldüm şimdi bak.
Moralim bozulmuştu, bu arada kahvaltılarımız geldi, birkaç dakika sessizlikten sonra, Gülçin konuştu;
-Sen üzüldün şimdi ama, ben o gün sana yalan söylemek zorunda kaldığım için daha çok üzüldüm. Şu anda da çok üzgünüm. Çünkü artık söylediğim herşeyi acaba yalan mı diye sorgulayacaksın biliyorum. Ben yalanla yaşamak istemiyorum, utanıyorum. Huzursuz oluyorum, yalan söylemek zorunda kaldığım veya bırakıldığım insanlarla karşılaşmaktan korkuyorum, sıkılıyorum. Bu yalanlar girdabından çıkmak istiyorum insanlar izin vermiyorlar… İşyerimdede insanlara yalan söylemek zorunda bırakıyorlar beni. Sekreterlik yaptığım için, işler yetişmiyor, yalan bul Gülçin, Patronu alacaklısı arıyor ödeme yapmak istemiyor “yok de Gülçin” işçiye paraları zamanında ödenmiyor para olsa bile ” Para gelmedi de Gülçin” akşam işten çıkınca dolaşmak istiyorum, biraz hava almak, kendime zaman ayırmak istiyorum bu seferde annemin dırdırı ” nerede kaldın Gülçün” işten çıkalı iki saat oldu kızım yürüyerek mi geliyosun yirmi dakikalık yolu ” yok anne dolaşmadım işten geç çıktım… bütün bunları bana yaşatmalarından bıktım ve bu gün şu an karar verdim. Kim ne yaparsa yapsın, Patron dahil asla yalan söylemeden yaşamaya çalışacağım.
-Çok üzgünüm Gülçin. Seni anlıyorum.Ama dünyada bir yalan furyası var, her ne kadar gelenek göreneklerimiz, inanışlarımız kesinlikle yalanın kötü birşey olduğunu bize anlatıyorsa da gel görkü yaşarken uygulamak çok kolay olmuyor,Yalan dağlarının arkasında kayboluyor her bir birey. Kendi olmaktan çıkıyor, ama bak ne kadar güçlüsün sen. Sana yaptırdıklarını görebiliyosun. o halde düzeltmen çok kolay. Bu gün yalansız yaşama çalışmalarında başarılı olmanı diliyorum. Akşam yine bulaşalım yalan söylemeden yaşamaya çalışmanı konuşalım ne dersin?
-Tamam canım arkadaşım benim, lütfen beni affet. Bana güveninin sarsılmasın.Güvenilmeyen insan olmak benim kaldıramayacağım bir yük.
Kalkıp işyerlerimize doğru yürüdük. Akşam buluşup yalansız yaşamaya çalışmasının sonuçlarını konuşacaktık.
Saatler çabucak geçmiş işten çıkar çıkmaz soluğu her zaman oturduğumuz kafede almıştım. Gülçin’i beklemeye başladım.İşyerinden yarımsaat kadar önce çıkmış olması gerekiyordu ama kız yoktu ortalıkta. On dakika daha bekledim Gülçin’in geldiğini gördüm, çok ağır adımlarla yürüyordu. Üzgündü, mutsuzdu, ağlamıştı.
– Canım ne bu hal? deyip öptüm onu.
İki gözü iki çeşme ağlıyordu, sesi hıçkırıklar arasında kayboluyor bir türlü sorunu anlatamıyordu, etrafta oturanlar gözlerini ve kulaklarını bizim masaya dikmiş acıyan gözlerle bakarak ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Ben onu sakinleştirmeye çalışıyordum.
-Biraz sakin ol Gülçin. anlat ne olur ne oldu? ne bu halin?
Beş ondakika kadar ağladıktan sonra sakinleşmişti.
-İşten kovuldum dedi.
-Sen mi neden? hani çalışmalarını çok beğeniyorlardı ne oldu?
-Sabah konuşmuştuk ya yalan söylememe kararım yüzünden.Adamın borçlusu aradı bana “burada olmadığımı söyle dedi” bende burada dedim. sonra adam ofise geldi olay çıkardı, kavga ettiler. sonra çok korktum. Patron bana bağırdı, ” ben sana burada olmadığımı söyle demedim mi” dedi. Bende adamın öfkesinden çok kortuğum için “burada olduğumu söyle diyosun diye anladım” dedim. Yani yine yalan söylemek zorunda bırakıldım. Neyse bu olay sabah olmuştu. Sonra patron sakinleşti. Bende rutin işlerimi yapmaya başladım. Muhasebe yetkilisi işyerine ait yüklü bir çekin karşılığını bankadan çekmiş ve işyerine getirmişti. Bende böyle olduğunu gördüm ve biliyordum. Sonra öğleden sonra işyerine uzun yıllar emek vermiş fakat maaşını alamayan bir işçi geldi. Bana dediki
-Gülçin hanım çok ihtiyacım var, çocuklarımı doktora götüreceğim patrondan para isteyeceğim kasa müsait midir acaba? diye sordu
-Müsait sanırım muhasebe yetkilisi Selma hanım bir çeki çekti ve patrona verdi. dedim.
Sonra adam patronla konuşmaya gitti
-Patron ona kasada hiç paranın olmadığını söylemiş. İşçide;
-Beyim çok ihtiyacım var yeni çek çekilmiş benim maaşımı verin, gerçektenten acil ihtiyacım var demiş
-Kim dedi bunu sana diye sormuş patron. İşçide benden öğrendiğini söylemiş.
sonra patron beni çağırdı, neden bir işçiye gereksiz bilgiler verdiğimi sordu, bende kasanız müsait olduğu için söyledim. dedim.
-Sen nereden biliyorsunki benim kasamın müsait olduğunu, para varsa ödenecek yeride var, sabah yaptığınıda unutmadım. Gülçin hanım sizinle çalışamayız deyip işime son verdi. Allahın cezası gerizekali. insanlık dışı mahluk dedi. öfkeyle.
-Üzülme canım benim, o iş sana göre değildi zaten. Daha düzgün çalışan bir işyeri buluruz.Seni yalınına dolanına ortak etmeyecek bir yer vardır mutlaka. Hem hayırlı olmuş. Sıkma canını tamam mı. Hem yalansız yaşamak sandığın kadar kolay değil bunu biliyosun. Hiç yalansız yaşamak mümkün olmasada daha az yalanla yaşamak mümkün öyle değil mi? deyip güldürdüm onu.
Hepimize yalansız bir dünya diliyorum. Her söylenen yalan insanı özünden kilometrelerce öteye fırlatır. Kendi etrafımızda döner durur ama gerçek bize birtürlü varamayız. Yalanın büyügü küçüğü olmaz, zararlısısı yararlısı olmaz. Büyüğüde küçüğüde insan simyasına aynı zararı vermektedir.Özümüzle sözümüz bir olduğunda Allah bize huzur kapılarını açar, Huzursa başımıza gelebilecek en iyi şeydir.Bu dünyanın bütün kıymetleri ile ölçülemeycek bir Tanrı lütfudur.Çok aradığımız cennet huzurdadır.
“BİR YALAN BİN ÇOĞALIR” için 1 Yorum
Yorum Bulunmuyor, İlk Yorumu Siz Yapın