Yazılar

FİKİR MEYDANLARI

Dünyamızda yaşanan kaosun nedeni ; insan, insan olduğundan beri fikirleri ve çıkarları savaşmaktadır. Fikir meydanları savaş meydanlarının temelini oluşturur. Her savaşın temeli fikir çarpışmalarının, çıkar çatışmalarının meydanlara yansımasıdır. Belli başlı birkaç fikir etrafında dönüp dururuz asırlardan beri. Bu fikirler üzerine ne bir taş koyanımız vardır nede eksik taraflarını görüp günümüz insanlığına sunanımız. Yüzyıllarca önce birileri iyi ki bir şeyleri düşünmüş yazmışlardır bizler bu yazılanları tapınma haline getiririz. Oysaki çoğu düşünür yaşadığı çağdaki toplumlara hitap ediyorlardı. Günümüze gelen önemli fikirlerin neden yaşamda hayat bulamadığını tartışma konusu bile yapmaktan kaçınırız. Nerede hata yapılmaktadır sorgulamak bize o fikirden dışarı çıkmak gibi gelir. Kendimizi ihanet ediyormuş gibi hissederiz. Sorgulama yoksa körü körüne tapınma vardır. Putlaştırma ilahlaştırma vardır.

Savaş meydanlarında savaşanlar fikir meydanlarının işçiliğini yaparlar. Eğer ortaya konan bir hayat varsa, Fikir kimden geliyorsa gelsin sorgulanmalıdır. Milyonlarca insan bazı fikirlerin kölesi durumundadır. Ne yazık ki bu fikirlerin kölesi olduğunun farkında da değildirler. Zihinlerin köleliği bedenlerin köleliğinden daha kötüdür. Bir insanı hapishaneye atarsınız bedenini tutsak edersiniz ,cezası bitince çıkar fakat zihinsel kölelik ölene kadar sürer. Dünyada her insan bir fikrin kölesi durumundadır. İşin en garip yani ise ,bu fikirlerin kendine ait olduğu sanrısı içindedir. Oysaki o fikirler ona bir şekilde öğretilmiştir. Bu fikirlere köleliği onun yaşam hakkını eliyle sunmasına neden olur. Çünkü tapındığı fikir onun en kutsalıdır. Zihinsel köle haline gelen insan herkes tarafından kullanılmaya açık bir alet haline gelir. İşte burada kendine ihanet etmeye başlar, kutsalı için öldürmek onun için bir onur mücadelesine dönüşür. Savaş meydanlarına veya toplumsal patlamaların yaşandığı zamanlarda şahit olduğumuz bazı olaylar, içimizin almadığı görmeye duymaya tahammül edemediğimiz “ bir insan bunu nasıl yapar” diye hayıflandığımız insan kendi kutsalı için ve savunduğu fikir adına bunları yapmaktadır. İnandığı bir şey yoksa bir insanı savaştıramazsınız. Mutlaka bir fikri benimsetmek gerekmektedir. Bunun içindir ki dünya fikir kamplarına bölünmüştür. Dünyaya doğan insanları bu fikirler ekseninde toplayan , gerektiğinde karşı karşıya getirmek ,çıkarlarını korumak isteyenlerin ekmeğine yağ sürmektedir.

Bu hep böylemi devam edecek? Bu kısır döngüyü insanlık kıramaz mı? Sorularının cevaplarını düşünmek için geç kalmış sayılmayız.

Fikirler çarpışır, yığınlar ölür. Bunun için insanlığı dağıtan savaştıran, fikirler değil; insanlığı birleştiren bütünleştiren fikirler etrafında toplanmanın yollarını aramalıyız. Hangi fikir bizden, ne adına olursa olsun, ister dini, ister ideolojik şiddeti istiyorsa bu işte bir hainlik vardır.

Belki de bir gün üretilmiş bütün güzel fikirlerin en güzel yanlarını kullanarak ortak bir akıl oluşturur dünyayı yaşanır hale getiririz.

Fikir meydanlarında savaşmak, savaş meydanlarında savaşmaktan daha zordur. Asıl olan ayrıştırıcı bölen parçalayan fikirlerin peşinde gitmek değil bizi birleştiren bütünleştiren insanlaştıran insanın asıl özüne hitap eden fikirleri üreterek hayata geçirebilmemizdir.

Toplumların özü bireylerin özünü oluşturmaz. Bireylerin özleri seçimleri eğilimleri toplumun özünü oluşturur. Bireylerin seçimleri iyiye doğru ise o toplumsal öz iyidir. Fakat bu özler tarafsız bilgi ile beslenirse objektif bir bakış acısı geliştirir insani duruşunu koruyabilir. Bazı fikir savaşçıları toplumsal özün bireyi etkilediğini savunuyor olsa da siz hangi eğitimi verirseniz verin her birey kendi yaratılışında hareket eder. Bu kişisel eğilimler toplumunun genel özünü belirler. Topluma hakim düşünce insanın seçimlerini yapmakta katkı sahibidir fakat insanın bütünün etkilemez.

Zihinlere takılan kelepçelerden, kurtulabilmemiz umudu hale mevcuttur. Fikirler ve çıkarlar savaşır kitleler ölür.

Beğenebileceğiniz Benzer Yazılar…

Yorum Bulunmuyor, İlk Yorumu Siz Yapın

    Leave a Reply