İnsanların en önemli değerleri sağlığından sonra zamanıdır. Gerek ruh sağlığı gerekse beden sağlığı zamanın nasıl kullanıldığı ile yakından ilgilidir.
Sinemanın insanlık tarihine geçmiş olduğu günden beri insanlar maddi manevi zarar görmüştür. Hoş vakit geçirmek için cebinden parası alınan insan kendi bilinci dışında yüklendiği bilgilerle farkına varmadan donatılmakta tehlikeli bir hale getirilmektedir. Çekilen filimler geçmiş zaman olaylarını veya hayali, kurgu olayları anlatarak insanların en önemli değeri olan ŞİMDİ den uzaklaştırmaktadır. Sinema bu sektörün çalışanları için dünyadaki birçok sektör gibi para kazanmanın yollarından biridir.Bazıları bunu EĞLENCE olarak adlandırabilir, EĞLENCE içi boş bir kelimedir. İnsanın eğlenmesi demek OYALANMASI demektir. Dünyada zamanları sınırlı yaratılışların bu şekilde zamanlarının harcanması ve buna alet olunması İnsanoğlunun kendi ırkına verdiği en büyük zararlardandır. Şayet kendimize başka bir gezegenden bakma fırsatımız olsaydı, bizi şaşırtacak şeylerden biri kanlı, bıçaklı veya insan edebine uymayan abuk subuk karaleri insanlara tekrar tekrar izlettirmek ve bunun adına EGLENCE dememiz olurdu. Sinema sektörü insanoğlunun gelişimine hizmet etmemektedir. Kısa bir zaman diliminde ACI BEDEN inin alğısına göre filmleri izlemeyi seçen insanoğlu sadece kısaca ego doyumu sağlamaktadır. Bu insanın hasta ruhunu daha da derinleştirmekten öteye gitmemektedir. Günümüzde izlediği filmlerden etkilenip, cinayeti işleyenler bu sektörün yazar çizerlerini yakından ilgilendiren onların farkındalıklarını toplumun gelişimi konusunda artırmaları gerektiğine işaret eden önemli tanık olaylardır.
Çocuklara saatlerce izletilen filmler, dizi filmler, çizgi filmler çocukların hayal gücünü, yaratcılığını elinden almakta, perili,büyülü, filmlerle hayatın gerçekleri algılamaları zorlaştırılmaktadır. Bunun içindir ki, örümcek adam gibi, yürümeye çalışan, ellerini hareket ettirerek sihirli şeyler yaratacağı sanan çoçuklar çoğaldı. Buda anne babaların yükünü ağırlaştırdı. Bu çocuklara gördüklerinin gerçek olmadığını anlatmak, onlara düştü çünkü…
Bu yüzyılın hastalıklarından biride popüler olma tutkusudur. Popülerliğin başlıca yiyeceği olumsuz duygular satmaktır. Bu sadece Sinemada değil basın dünyasında böyledir. Belki de topluma hiç verilmemesi gereken bir haberi “ KANLI KATİL” veya ŞEREFSİZLER” gibi olumsuz başlıklarla okuyucuya ve izleyiciye sunmaktadır. Ahlak kurallarına aykırı yaşayan bazı kesimlerin sık sık sevgili değiştirmeleri, aldatmaları toplumun kafasına öyle dan..! dannn! diye sesli ve yazılı verilmektedir ki bir süre sonra artık insanlar buna alışmakta ve normal olduğunu düşünmeye başlamakta, ve böyle kendi içsel ahlaki çöküntüsünün de ipini çekmeye adım atmaktadır.
Sinemanın ve basının insanların gelişiminde yararlı bir hale getirilmesi, şu an yürüdüğü yoldan en kısa zamanda döndürülmesi gerekmektedir.Her buluş iyi yönde de kullanılır kötü yönde de..Bir gün, bütün buluşlarımızı iyiliğimizi ve yüceliğimizi geliştirme yönünde kullanmamız dileğiyle…
Yorum Bulunmuyor, İlk Yorumu Siz Yapın