Yazılar

Modern Vahşizim

Öyle olaylara şahit olduğumuz bir çağdayız ki analar babalar insan yetiştirebiliyor mu ? yoksa içi boş bedenleri mi büyütüyorlar. Doğada var olan her şeyi bozguna uğrattığımız gibi insanlığımız da sıkıştı bir kayanın altına çıkamıyoruz bir türlü oradan. İnsan elinden çıkan kötülükleri saymakla bitiremeyiz, o kadar çok öyle çeşit ki yazmaya kalksak dünyanın en kalın kitabı olur. Günlük yaşamın içinde hepimizin öncelikle günlük yaşam ihtiyaçlarını karşılama çabası bir koşuşturma bir telaş, yetişememe kaygısı, toplumsal güvenlik duvarlarımızın yerle bir edilmesi ,evimizdeki, elimizdeki aletler. Artık çekirdek aile bir arada bir akşam yemeğinde bir araya gelemiyor, özellikle. Gelse bile acele acele yenen yemeklerden sonra herkes televizyonda dizisine, cep telefonunda facebookuna, twtirina, instagram, whatsappına bilgisayardaki türlü türlü oyunlarına koşuyor. Artık bizler bedenlerimiz yan yana olsa bile ruhlarımız kilometrelerce uzağa savrulmuş fırlatılmış varlıklara dönüştürüldük. Her zaman çok yalnız olan bir insanın en yalnız olduğu,yalnızlaştırıldığı, egosunun en üst seviyede türlü araç gereçlerle pofpoflandığı bir sürecin içinde yaşamaktayız. Sıcaklığımız insanlığımız saygımız hep maddi ölçümlerle yapılır hale geldi. Duvarların arasında yalnız değiliz artık kafamızın kalbimizin içinde da acınılacak kadar yalnızız. Derin ruhsal acılar içindeyiz lakin başımıza ne geldiğini göremiyoruz, düşünemiyoruz, harekete geçemiyoruz. Sistem bir canavar gibi etkisine aldı bizi sellerde sürüklenen ağaç dalları gibi bir o yana bir bu yana çarpa çarpa kırılıyoruz yok oluyoruz. Her geçen gün iyilik duvarına bir tuğla koyanların sayısı azalıyor, çoğalması için bir şeyler yapamıyoruz çekirdek ailenin özü dağıldı, toparlanamıyoruz. Bu gidişat kötülüklerin çeşitlenerek artmasına sebep oluyor, öldürülen dövülen analara, babalara şahit olur olduk. Sevgi adı altında işlenen toplu katliamlar, yok edilen aileler, üç,beş, yedi kişilik katletme psikopatlığı çoğalır oldu. Her yıl öldürülen kadın, çocuk, hayvanların istatiğini bile doğru dürüst tutamıyoruz aslında.
Bu çağın insanı modern vahşi. Sinsi,plancı,çıkarcı.Kadın olsun erkek olsun giyim kuşam süper, duruşa,davranışa bakıldığında itibar yerlerde. Küçük bir çıkar için her yalan, her hile mübah. İnsan ne tarafa dönse bir duvara tosluyor. Artık geleneksel ritüellerimiz rafa kalkmış durumda modernlik adına. Büyük küçüğü sevmiyor, küçük büyüğü saymıyor. Yeni nesil saygısız ruhsuz bilinçsiz,inançsız, kişiliksiz yetişiyor. Bunların yanında teknolojiye aşırı hakim robatlara dönüştüler. Tehlike büyük. Bu kuşağın bu ülkeyi yöneteceği zamanlarda büyük ihtimalle olmam diyerek teselli ediyorum kendimi. Teselli ve merak arasında kalıyorum. Her şeyi mübah gören bir insan nesli nasıl bir şiddet yaratacak gelecekte hesabını bile yapamıyorum. İnsan yetiştiremiyorsak, bedenleri çoğaltmanın ne anlamı var. O bedenlerin içini , iyilikle güzellikle, temiz kalple, çalışan vicdan işleyen merhametle dolduramıyorsak çoğalmak tehlikelidir. Her insanın çoğalması diye bir olgu hatalı bir bakış açısıdır.İnsan yetiştirme potansiyeli olan ana babalar seçilmelidir. Bu çağda her insan ne ana olma nede baba olma bilincine sahip. Sokaklar sokağa atılmış acı çeken çocuklarla dolu. Ana babalar bazı testlerden geçirilmeli, gerçekten insan yetiştirme potansiyeli olan bireyler çocuk büyütmelidir .Aile kurulduğu andan itibaren izlenmeli çiftlerin birbirleri ile iletişimleri alabileceği sorumluluklar çocuğa aktarabilecekleri iyilik potansiyelleri,şiddet eğilimleri, her şey takip edilerek bu rastgele,başıboş çoğalmanın önüne geçilmelidir. Bu sadece ana babanın omuzlarına da yüklenecek bir yük değil tabi ki, okullar, öğretmenler, inanışlarımız, teknoloji, televizyon, diziler, her şey iyi insan yetiştirme modeline göre yeniden düzenlenmeli ilgili toplumsal yasalar çıkarılmalıdır. İnsanlığın en alt noktasına doğru gidiyor bu toplum, henüz her şey bitmiş değil şimdiden bazı önlemler alınabilirse belki kurtarabilir. Biz kötünün en iyisini değil, iyinin en iyisini hak ediyoruz. Kötünün kötüsünü de, kötünün iyisini de dönüştürebiliriz. En üst yönetimden en alt yönetime kadar herkes elini taşın altına sokmak zorunda. Çünkü bir çığ gibi yuvarlanıyoruz uçuruma çok az bir zaman kaldı.
Sevgiyle..

On 31 Mart 2018

Beğenebileceğiniz Benzer Yazılar…

Yorum Bulunmuyor, İlk Yorumu Siz Yapın

    Leave a Reply